Mehmet Ali Yılmaz
Osmanlı’da padişah bir gün Avrupa’ya bir sefer
planlamış.
Ancak yolda giderken ahaliye rezil oluruz diye de
yeniçerilerin başlarına taktıkları, adına “puş”denilen uzun keçe takkelerin
yenilenmesi talimatını vermiş.
Çıkılan onca seferin ardından yıpranmış bu serpuşlar. Eski dilde “ser” asker demektir, “serpuş” da
askerin taktığı “puş” yani şapka.
Saraydakiler hemen ulak çıkarıp Hüdavendigar vilayetinin
kadısı, Vedat Kantar’ın büyük büyük dedesi İbrikçi Neccümeddin Ağa’ya haber
salmışlar.
Daha evvel Batum derbentinde akıncı olarak vazife yapan
İbrikçi Necümeddin Ağa, uzun zaman Karadeniz’de kaptan-ı deryalık ettikten
sonra saraya “ibrikçibaşı” olarak tayin edilmiş, oradan da padişahın
hizmetlerini takdir etmesiyle “kadı” olarak Bursa’ya gönderilmiş.
Rahmetlinin gözleri de biraz bozuk olduğundan saraydan
yollanan fermandaki “hiç vakit geçirmeden buraya derhal 10 bin puş gönderile”
lafını, “hiç vakit geçirmeden buraya derhal 10 bin puşt gönderile” diye anlamış
bizim Necümeddin Ağa!
“Ula” demiş ardından, “ben şimdi nereden bulacağım bu
memlekette bu kadar çok sayıda puştu?”
Neyse, başlamış çalışmaya…
Bursa’nın dört bir yanına adamlar yollamış. Kemalpaşa, Karacabey, ardından Yenişehir
derken, en son puştu İnegöl’den bulup tamamlamış sayıyı Necümeddin Ağa.
Hepsini 10’arlı sıra yaptırıp, eski Yalova Yolundan
başlarına da birer kumandan vererek İstanbul’a doğru derhal yola çıkarmış.
Tam 10 bin puşt karadan çıkmış çıkmasına yola ama saraya
“Anadolu’dan 10 bin kişilik bir grup geliyor, ayaklanma çıkarıp şehr-i
İstanbul’u yağmalayacaklar” haberi de ulaşmış kısa bir süre sonra! Bunun üzerine padişah da yolda karşılayıp
tepelesinler diye, yeniçerileri yollamış puştların üzerine.
Grubu Kartal’da durduran yeniçeri ağası bir de bakmış ki,
gelenler isyancı filan değil, hepsi bildiğiniz puşt! Kısa süre sonra hazır savaş da var… “Madem geldiniz, o zaman düşün önümüze, sizi
de İstanbul'a götürüp katalım ordumuza, belki bir faydanız olur” demiş
yeniçerilerin başı Kubbettin Ağa.Yeniçeriler arkada, puştlar da önde başlamışlar mehter
takımı eşliğinde ilerlemeye.
İşte o gün oluşmuş
Osmanlı ordusunda iki ileri gittikten sonra bir adım geri atıp arkaya bakarak
yürüme alışkanlığı!
Puştlar her iki adımda bir geri dönüp, yeniçerilerden
kendilerine bir hareket var mı diye bakar olmuşlar sürekli!
Hikaye bu ya? İşte o
gün bu gündür burada bulunanların hepsi gittiğinden Bursa’da hiç puşt
kalmadığı, İstanbul’unsa puştların krallarıyla kaynadığı rivayet
edilmektedir. Hatta dahası da var… En son İnegöl’den alınıp kafileye katılan
puştun şu sıralar tüp gazcılık da yapan torununun torunu, geçmişte İstanbul takımlarından
“Beşikbillur’un da ” başına geçen İnegöllünün, puşt oğlu puşt olduğu da rivayet
edilir Bursaspor camiası içerisinde!..
Yenibursa İnternet Gazetesi www.yenibursa.com/host-pust-makale,152809.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder